Gümrük Birliği ve Türkiye'nin Müzakere Süreci
Gümrük birliğini tesis eden 1/95 sayılı AT-Türkiye Ortaklık Konseyi Kararı, bir klasik gümrük birliğinin temel öğeleri olarak addedilen taraflar arası gümrük vergileri ve eş etkili vergilerin kaldırılması ve üçüncü ülkelere ortak gümrük tarifesinin uygulanmasını şart koşmakla yetinmemiş; aynı zamanda rekabet, devlet yardımları, fikri mülkiyet hakları, standartlar, ticaret ve gümrük politikalarının uyumunu da öngörmüştür.
Türkiye Gümrük Birliği, AT tarafından oluşturulan diğer ekonomik modellerle kıyaslandığında, oldukça farklı özellik göstermektedir. Bu farklılığın birinci faktörü, Türkiye dışında hiçbir ülkenin tam üye olmaksızın böylesine geniş kapsamlı bir gümrük birliği modeline geçmemesidir. İkincisi, kapsam itibariyle oluşturulan modelin çerçevesinin çok geniş tutulmuş olmasıdır. Üçüncüsü ise, AB karar alma süreci içinde oluşturulan politikaların, karar alma sürecine dâhil olmayan bir ortağın mevzuat ve politikalarına yansıtılmasıdır. Üye olmaksızın gerçekleştirilen gümrük birliğinin kapsamı da mal ticareti için gerekenin çok ötesindedir. AT - Türkiye arasının gümrük birliğinin sadece bazı malları kapsıyor olması ise, sadece Türkiye'ye özel bir durum değildir.
Gümrük birliğinin katkıları ekonomi ve dış ticaret alanındaki gelişmelerle sınırlandırılamaz. Ancak, diğer aday ülkelerin gümrük birliği kapsamında yer alan konulardaki ilerlemelerinin hiç de Türkiye'nin gerisinde kalmadığı ya da daha yavaş gerçekleşmediği aşikardır. Bu nedenle, gümrük birliği ile elde edilen ilerleme, müzakereleri hızlandırıcı etki yaratmakla birlikte bu etki, diğer alanlardaki ilerlememe ile sınırlanabilir.